Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

öne almak

  • 1 öne almak

    = öne alınmak отда́ть предпочте́ние / преиму́щество кому-чему

    Türkçe-rusça sözlük > öne almak

  • 2 öne almak

    v. advance

    Turkish-English dictionary > öne almak

  • 3 öne almak

    to advance, to bring sth forward

    İngilizce Sözlük Türkçe > öne almak

  • 4 tarihi öne almak

    v. advance the date

    Turkish-English dictionary > tarihi öne almak

  • 5 öne alınmak

    Türkçe-rusça sözlük > öne alınmak

  • 6 almak

    ",-ır 1. /ı/ to take. 2. /ı/ to get. 3. /ı/ to buy. 4. /ı/ to receive; to accept. 5. /ı/ to steal. 6. /ı/ to marry (a girl). 7. /ı/ to take, hold, be able to contain. 8. /ı/ to take along. 9. /ı/ to capture; to conquer. 10. /ı/ to take (a bath, medicine, a drink). 11. /ı/ to catch (cold); to catch (fire). 12. /ı/ to take on, hire, employ. 13. /ı/ to remove, take away, pluck out. 14. /ı/ to move. 15. /ı/ to sweep, clean, dust. 16. /ı/ to sense, smell, hear. 17. /ı, a/ to put (something) on, throw (a garment) over (oneself). 18. /ı, a/ to take (someone, something) into (one´s care or protection). 19. /ı, a/ to take (something) as being (something). 20. /ı/ to take (water). 21. /ı/ (for wind, flood) to carry away, destroy. 22. /ı/ (for smoke, fear) to overwhelm, cover, sweep through. 23. /ı/ to cover, travel (a distance). 24. /dan/ to take the attitude of. 25. /dan/ to shorten. 26. to begin all at once. Aldı.... (before a name, in folk literature)... began to recite. Aldığı aptes ürküttüğü kurbağaya değmez. colloq. The gain is less than the loss. Al aşağı, vur yukarı.... with a lot of bargaining. Al benden de o kadar. colloq. 1. I am as bad off as you. 2. I agree. Al birini vur ötekine/birine. colloq. One is no better than the other. Al cevabını otur aşağı. colloq. Now you are answered. Al gülüm, ver gülüm. colloq. 1. They are fluttering and fussing over each other. 2. You know how to take; now learn how to give. Alan razı, satan razı. colloq. Since the two have agreed nobody else should interfere. Al sana. Here! Take it! Al sana bir (bela) daha. colloq. Here is another (trouble) for you. Al takke, ver külah.... 1. struggling, tumbling with one another. 2. with a great struggle. 3. becoming very intimate with each other. alıp vereceği olmamak 1. to be all square on the accounts. 2. /la/ to have no relations (with). alıp verememek /la/ to have a disagreement (with). alıp vermek 1. to have one´s heart beat wildly. 2. to turn over a matter in one´s mind, dwell on a matter. 3. /ı/ to exchange, trade. Aldı yürüdü. colloq. 1. He has gotten rich quickly. 2. He has become famous in a short time. 3. It progressed well. It prospered and grew. alıp yürümek to make headway. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > almak

  • 7 watch one's step

    adımına dikkat etmek, ayağını denk almak, dikkat etmek
    * * *
    (to be careful, especially over one's own behaviour.) ayağını denk almak

    English-Turkish dictionary > watch one's step

  • 8 get one's own back

    öcünü almak, acısını çıkarmak
    * * *
    (to revenge oneself: He has beaten me this time, but I'll get my own back (on him).) intikamını almak

    English-Turkish dictionary > get one's own back

  • 9 get under one umbrella

    korumaya almak, himayeye almak

    English-Turkish dictionary > get under one umbrella

  • 10 take one's degree

    mezun olarak ünvan almak, diplomasını almak

    English-Turkish dictionary > take one's degree

  • 11 take one's revenge

    v. intikamını almak, öcünü almak

    English-Turkish dictionary > take one's revenge

  • 12 get under one umbrella

    korumaya almak, himayeye almak

    English-Turkish dictionary > get under one umbrella

  • 13 take one's degree

    mezun olarak ünvan almak, diplomasını almak

    English-Turkish dictionary > take one's degree

  • 14 take one's revenge

    v. intikamını almak, öcünü almak

    English-Turkish dictionary > take one's revenge

  • 15 kollarına almak

    v. take smb. in one's arms, fold in one's arms, clasp smb. in one's arms, nurse

    Turkish-English dictionary > kollarına almak

  • 16 take one's life in one's hands

    (to take the risk of being killed.) hayatını tehlikeye atmak, kelleyi koltuğa almak

    English-Turkish dictionary > take one's life in one's hands

  • 17 take under one's wing

    (to take (someone) under one's protection.) kanatları altına almak, korumak

    English-Turkish dictionary > take under one's wing

  • 18 take one's time

    yavas olmak, acele etmemek, kendi hizinda gitmek
    --------
    take one's time (over)
    acele etmemek, gerektigi kadar zaman harcamak; fazla vaktini almak

    English to Turkish dictionary > take one's time

  • 19 ayağını denk almak

    to mind one's step, to watch one's step

    İngilizce Sözlük Türkçe > ayağını denk almak

  • 20 alacağını almak

    have had one's chips

    Turkish-English dictionary > alacağını almak

См. также в других словарях:

  • öne almak — bir şey veya bir kimseye öncelik tanımak Sıraya koyunca en önemlisini öne almak lazım geldi. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Almak — This interesting and unusual surname is of early medieval English origin, and is a good example of that sizeable group of early English surnames created from the habitual use of a nickname. In this instance the nickname was originally given to… …   Surnames reference

  • ileri almak — 1) öne almak 2) saati önceki vakte almak, öne ayarlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • teşebbüsü ele almak — öne atılıp bir işi yönetmeye başlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • takdim etmek — 1) sunmak İlk karşılık olarak şunu takdim edeyim. R. H. Karay 2) tanıtmak, tanıştırmak Seni bu gece bizim eski diplomatımıza takdim edeceğim. Ö. Seyfettin 3) önceye almak, öne almak, öncelemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öncelemek — i 1) Bir şeyi önceden yapmak, geri bırakmamak, öne almak, takdim etmek 2) Tanıtmak, yönlendirmek amacıyla överek öne çıkarmak, lanse etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • List of Star Trek characters (A–F) — This article lists characters of Star Trek in their various canonical incarnations. This includes fictional major characters and fictional minor characters created for Star Trek, fictional characters not originally created for Star Trek, and real …   Wikipedia

  • Hungarian language — Hungarian magyar Pronunciation [ˈmɒɟɒr] Spoken in …   Wikipedia

  • Hungarian grammar — Hungarian language Closeup view of a Hungarian keybo …   Wikipedia

  • Armenian Genocide — Armenian civilians are marched to a nearby prison i …   Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»